TÜRKİYE’DE HAYVANCILIK
Evcil hayvanların ürünlerinden ( et, süt, yumurta, bal, yün, deri) ve gücünden yaralanmak için üretilmesi ve yetiştirilmesi faaliyetine denir. İnsanın ekonomik faaliyetleri içinde önemli yeri olan hayvancılık beslenmenin temel taşlarından biridir. Dengeli beslenmede hayvan ürünlerinin maddesi olan protein önemli yere sahiptir. Ayrıca hayvanlardan elde edilen yün, deri ve diğer ürünler dokuma endüstrisi başta olmak üzere pek çok sanayi dalına hammadde sağlar. Tarımsal faaliyetler arasında yer şekillerimizin engebeli olduğu yörelerimizde hayvanların gücünden yararlanılır.
Yer şekillerinin engebeli olan ülkemizde değişik tür cinste hayvan yetiştirilir. Sığır , koyun , keçi , manda , kümes hayvanları ülkemizde en çok yetiştirilen hayvan türleridir. İpek böcekçiliği ve arıcılıkta diğer bir hayvancılık türleridir. Ayrıca çevremizdeki denizlerde avlanan balıklarda hayvancılığın sektörünün diğer bir şeklidir.
Türkiye’de hayvancılık faaliyeti tek başına yapılmaz. Tarla , bahçe ve bağ işleri ile birlikte götürülür. Yani tarım faaliyetleri ile paralel olarak götürülür. Tarımdan elde edilen gelirin üçte biri hayvancılıktan elde edilir.
Hayvan sayısı bakımından Avrupa’da birinci sırada yer alan ülkemiz çevresindeki ülkelere hayvan ürünleri ihraç eder.
Hayvan türlerinin dağılış ile ülkemizin doğal bitki topluluğu arasında sıkı bir ilişki vardır. Yüksek dağ çayırlarının bulunduğu Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinin yüksek dağlarıyla Doğu Anadolu sığır yetiştiriciliği, cılız otlarla kaplı İç Anadolu ve Güney Doğu Anadolu’da küçük baş hayvancılık yapılır.
Türkiye’de makineli tarıma geçişin en önemli sonuçlarından biride doğal çayır ve meraların azalmasıdır. Bu ise ahır hayvancılığını gerekli kılarken , yem sorununu ortaya çıkarmıştır.
*Türkiye’de Hayvancılığı Etkileyen Başlıca Faktörler Şunlardır;
• Otlak ve mera hayvancılığı yapılması.
• Erken otlanmanın önlenmesi
• Hayvan sayılarının ıslahı ( iyileştirilmesi )
• Ahır ve besi hayvancılığının yaygınlaştırılması.
• Doğal-yapay yem üretiminin artırılması.
• Erken kesimin önlenmesi.
• Pazarlama olanaklarının artırılması.
• Hayvan hastalıklarının önlenmesi.
Otlak ve Mera Hayvancılığı :
Ülkemizde yüksek sıra dağlar ve platolar geniş yer kaplar. Buralarda kendiliğinden ot topluluklarının yetiştiği alanlara mera denir.
Hayvanların doğal beslenme alanları olan otlak ve meralar, Türkiye yüz ölçümünün dört’te birini oluşturur. Ancak artan hayvan sayısı , mera alanlarının tarlaya dönüştürülmesi ve erozyon , otlak alanlarının gün geçtikçe azalmasına ve zayıflamasına neden olmuştur.
Mera alanları sabit olmasına rağmen bu alanlardan beslenen hayvan sayısının artması, mera’ların zayıflamasına ve yok olmasına neden olmuştur. Özellikle erozyon nedeni ile artan toprak kaybı , mera alanlarını verimsizleştiren en önemli sorunlardan biridir.
Türkiye’de traktör , kullanımının yaygınlaşması mera’ların tarlaya dönüştürülmesi hayvancılığı olumsuz yönde etkilemiştir.
Otlak ve mera hayvancılığının doğal şartlara bağlı olması hayvanlarda alınan verimin yıllara göre değişimine neden olmaktadır. Özellikle kurak geçen yılarda zayıf kalan otlar , hayvanların yeterince beslenememesine ve verimlerinin azalmasına neden olur. Bunun için otlak alanlarında yapılması gereken çalışmalar şunlardır ;
• Ot örtüsü zayıflamış mera alanlarında hayvan otlatılmasına belirli bir süre ara verilmesi gerekir.
• Erken otlatmanın önlenmesi gerekir.
• Aşırı otlatma önlenmeli ve üreticiye yem alımı için kredi sağlanmalıdır.
Hayvan Soylarının Islah :
Türkiye hayvan sayısı bakımından Avrupa’da ilk sırada , Dünyada ise sekizinci sırada yer alır. Ancak hayvan sayısının fazla olmasından çok , elde edilen ürünlerin fazla olması gelirin çok olması önemlidir. Ülkemizdeki hayvan cinslerinin verimi düşüktür.
Alınan süt ve et gibi ürünlerin miktarını hayvan sayılarına oranladığımızda verim çok düşüktür. Örneğin ülkemizde , yerli ırktan bir ineğin günlük süt üretimi 2-3 kg.’ ı geçmez iken , Danimarka’da bu miktar 30-40 kg.’ a yaklaşır. Ülkemizde yerli ırktan alınan et verimi de düşüktür.
Yerli ırkın veriminin artırılması için iyi cins yabancı türlerle suni tohumlama yoluyla melez türler elde edilmelidir. Bu şekilde et ve süt verimi yüksek , iyi cins hayvan soyu elde edilecekti.
Ahır ve besi Hayvancılığı :
Besi hayvancılığı daha ziyade eti için , ahır hayvancılığı ise süt üretimi için yapılan hayvancılıktır. Artan nüfusun et ve süt ihtiyacının karşılanması için ahır ve besi hayvancılığı zorunlu hale gelmiştir. Bu gün nüfus yoğunluğunun fazla olduğu bölgelerde bu tür hayvancılık gelişmiştir.
Özellikle Ege , Marmara , ve iç Anadolu bölgelerinin büyük kentleri çevresinde bu tür hayvancılık gelişmektedir.
Et ve süt üretimine yönelik modern çiftliklerde kısa zamanda yetiştirilen hayvanlar tüketimin çok yoğun olduğu kentlerde satışa arz edilmektedir.
Yem Üretimi :
Ahır ve besi hayvancılığının gelişmesi daha çok yem üretiminin artırılmasına bağlıdır. Yem , besi ve ahır hayvancılığında maliyeti artıran en önemli sorunlardan biridir. Bunun için yem bitkileri üretiminin artırılması besi hayvancılığını olumlu yönde etkileyecekti.
Erken Kesim :
Türkiye’de hayvancılığı erken kesim , hastalıklarla mücadele ve kredi gibi faktörlerde etkilidir. Yeterli ağırlığa ulaşmayan kuzu ve danaların kesilmesi verimi azaltan önemli unsurlardan biridir. Toplu ölümlere neden şap gibi bulaşıcı hastalıklarda hayvancılığı olumsuz yönde etkiler.
Türkiye’de Hayvan Varlığı ve Coğrafi Dağılışı :
Türkiye yer şekilleri ve iklim çeşitliliği nedeni ile yüksek bir hayvancılık potansiyeline sahiptir. Kırsal kesimin tarla ve bahçe tarımından sonra en önemli gelir kaynağıdır. Doğu Anadolu’nun Kuzey Doğu Anadolu bölümünde hayvancılık birinci derece ekonomik faaliyettir.
Küçükbaş Hayvancılık :
Türkiye’de en yaygın olarak yapılan hayvancılıktır. Bunun en önemli nedeni Türkiye’nin iklim ve bitki örtüsünün daha çok bu tür hayvancılığa elverişli olmasıdır. Ülkemizin büyük bir bölümünde yaşanan yaz kuraklığı ot örtüsünün kurumasına neden olur , büyük baş hayvancılığın yapılmasını güçleştirilir. Çünkü sığır gibi büyük baş ancak gür otlakların bulunduğu alanlarda beslenebilir.
Bozkır alanlarını geniş yer kapladığı İç Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde daha ziyade küçük baş hayvancılık yaygın olarak yapılır.
Koyun : Kısa boylu bozkır bitki topluluğunun yaygın olduğu bölgelerimizde yetiştirilen hayvan türüdür.
Başlıca Türleri : Kıvırcık , karaman , dağlıç sakız ve merinostur.
Kıvırcık : Daha çok Marmara Bölgesinin Trakya kesiminde yetiştirilir.
Karaman ( Koğruklu Koyun ) : İç Anadolu ( ak karaman ) ve Doğu Anadolu Bölgesinde ( mor karaman ) yetiştirilir.
Dağlıç : Batı Anadolu’da Ege ve Marmara’da üretilir.
Sakız : Ege’nin dağlık alanlarında yetiştirilir.
Merinos : Yurt dışından getirilen cinslerden biridir. Güney Marmara’da yünü kıymetli olan koyun türüdür.
Keçi : İç bölgelerde meşe ormanlarının yoğun olduğu kıyı kesimleri ve maki bitki topluluğunun yoğun olduğu yerlerde yetiştirilen hayvan türüdür. Koyuna göre daha çevik olan keçi , her türlü arazi şartlarına uyum sağlayabilir. İki türü vardır. Bunlar ağaçların yeni sürgünleriyle beslenen kıl keçisi ve bozkır alanlarında beslenen tiftik ( Ankara ) keçisidir.
Kıl keçisi daha çok maki bitki türünün yoğun olduğu Akdeniz Bölgesinde geliştirilir. Ancak Güney Doğu Anadolu bölgelerinin dağlık alanlarında da yaygındır. Ormanların tahrip edilmesi nedeni ile son yıllarda üretiminin azaltılması için çeşitli özendirici tedbirler alınmaktadır.
Tiftik keçisinin ana vatanı Anadolu yarımadasıdır. Ankara ve çevresinde çok eski devirlerden bu yana yetiştirilen hayvan türüdür. Yünü çok kıymetli olan tiftik keçisi daha çok Ankara , Eskişehir ve Siirt çevresinde yetiştirilir.
Bükük Baş Hayvancılık :
Dağ çayırlarının geniş alanlara yayıldığı ülkemizde büyük baş hayvan türlerinden en fazla sığır yetiştirilir. Karadeniz-Akdeniz Bölgelerinin yüksek dağları ve Doğu Anadolu platolarında yetiştirilir. Doğu Anadolu Bölgesinde şiddetli karasallık nedeni ile yazların kısa sürmesi ve yağışlı geçmesi tarım faaliyetlerini olumsuz yönde etkiler. Yaz yağışları otlak alanlarının gürleşmesini sağlar.
Tarımı olumsuz yönde etkileyen bu şartlar büyük baş hayvancılığı olumsuz yönde etkiler. Marmara ve Ege Bölgelerinde daha çok ahır ve besi hayvancılığı yaygındır. Burada otlak alanlarının azalması mera hayvancılığının yapılmasını engeller. Ancak bölgelerin büyük tüketim alanı olmaları et ve süt ihtiyacını artırmıştır. Bunun sonucu olarak ahır ve besi hayvancılığı gelişmiştir.
Gücünden ve yağlı sütünden faydalanılarak manda , özellikle yer şekillerinin makine kullanımını imkansız hale getirdiği Karadeniz’in sulak yörelerinde yetiştirilir.
Arıcılık :
Türkiye çok çeşitli iklim ve bitki topluluklarına sahiptir. Bu özelliği arıcılık faaliyeti için büyük bir potansiyeldir. Çiçekli bozlar ve dağ çayırları , arıcılık için en uygun alanlardır. Doğu Anadolu’nun yüksek platolarında , Akdeniz ve Karadeniz Bölgelerinin yüksek kesimlerinde çiçek bal’ı üreticiliği yapılır.
Muğla çevresinde kızılcam ormanlarında ise daha çok çam bal’ı üretimi yapılır.
Bal üretimi ile ünlü başlıca yörelerimiz şunlardır ; Bitlis , Şemdinli , Kars , Ağrı , Sivas ve Muğla’dır.
İpek Böcekçiliği :
İpek böcekçiliği dut ağacının yetiştirildiği her bölgede yapılabilir. Ülkemizde yüzyıllardır Güney Marmara’da geleneksel bir hayvancılık şekli olarak uygulanır. İpek böceği tırtıllarının kelebek olmak için çevrelerine ördükleri kozadan elde edilen ipek , dünya’nın en kıymetli halı ve kumaşlarının dokunmasında kullanılır.
Güney Marmara’da ; Bursa , Bilecik , ve Balıkesir , İç Anadolu’da ; Eskişehir , Ankara , Güney Doğu Anadolu’da ; Diyarbakır’da yetiştirilir.
Kümes Hayvancılığı :
Büyük ve küçük baş hayvancılıktan sonra en fazla yapılan hayvancılık faaliyetidir. Tavuk eti ve yumurta üretimine yönelik bu faaliyet ülkemizde beyaz et tüketiminin artmasına paralel olarak gelişmiştir.
Kümes hayvancılığının en yoğun olarak yapıldığı yerler büyük tüketim alanları olarak Batı Karadeniz , Marmara ve Ege Bölgeleri alanlarına yakındır.
Diğer hayvancılık türlerinden farklı olarak doğal bitki topluluğuna en az bağımlı olmasıdır. Çünkü çiftlik tavukçuluğunda besin maddesi olarak fabrika ortamında yapılan yem kullanılır.
Su Ürünleri :
Hayvancılık faaliyetlerinde olduğu gibi evcil hayvanların üretilmesinden daha çok deniz ve göllerde bulunan su canlılarının avlanması işine genel olarak balıkçılık denir.
Denizlerde ve göllerde bulunan balık türleri ( hamsi , karides ) ve yumuşacakların
( ahtapot , kalamaç ) avlanması işlerinin genel adına balıkçılık faaliyeti denir. Bunların dışında inci , mercan , yosva , sünger avcılığı gibi diğer ürünlerde balıkçılık faaliyetleri içinde kabul edilir.
Türkiye bir yarımada ülkesi olduğu için çok uzun sahil şeridine sahiptir. Toprakları üzerinde sayısız akarsu ve göl bulunur. Sahil kıyı uzunluğu ve iç suları ile ülkemiz balıkçılık potansiyeli bakımından zengindir. Boğazların balıkların önemli göç yolları üzerinde bulunması ise ülkemizin bu konuda ki avantajıdır.
Türkiye Balıkçılığını Etkileyen Şartlar :
Bütün bu özelliklerin yani sıra ülkemizde balıkçılığın yeterince gelişmediği görülür. Bunun başlıca sebepleri şunlardır ;
• Çok çeşitli iklim tipine sahip olan ülkemizde sayısız besin maddesinin bulunması balık ürünlerine duyulan ihtiyacı azaltmıştır.
• Halkın toprağa ve toprak ürünlerine bağlı olması , deniz ürünleri tüketme alışkanlığının yeterince yerleşmemesine neden olmuştur.
• Türkiye’de daha çok kıyı balıkçılığı yapılır. Ancak deniz balıkçılığı yapılmaz bu avlanma alanının daralması nedeni ile balık miktarını azaltır.
• Türkiye’de açık deniz balıkçılığının yapılması için gerekli olan teknik donanıma sahip gemilerin bulunmaması.
• Denizlerimizde avlanma yöntemlerinin usulünce yapılmaması. Özellikle balık yumurtalarını yok eden diptrolü adı verilen ağlarla avlanılması .
• Balıkların yumurtlama döneminde ( Mayıs-Eylül ) kaçak olarak avlanılması.
Denizlerimizde iç sularımızda yeteri kadar balık gelişmemiştir. Türkiye’nin akarsularının rejiminin düzensiz olması ve güllerimizin bazılarının kapalı hava özelliği göstermesi nedeni ile suların tuzlu veya sodalı olmasıdır.
Deniz Balıkçılığı :
Kıyı bölgelerimizde yapılan balıkçılıktır. Karadeniz kıyıları Türkiye’de avlanan toplam balık miktarının %70’ ini karşılar.
Bu bölgede balıkçılığın gelişmesinin nedenleri ; Balık miktarı bakımından zengin olmasıdır. Bu bölgede bulunan büyük akar sular denize çok miktarda besin maddesi taşıdığı için balık sürüleri için en uygun ortam haline gelir.
Balıkçılığın en fazla yapıldığı bölgelerden bir diğeri boğazlar ve Marmara Denizidir.
Tatlı Su Balıkçılığı :
Türkiye’de bulunan akarsu , göl , baraj gölü ve göletlerde yapılan balıkçılık şeklidir. Deniz balıkçılığı kadar önemli bir ekonomik faaliyet değildir. Türkiye’de tatlı su balıkçılığının yapıldığı akarsular Kızılırmak , yeşilırmak ve Sakarya gibi nehirlerimizdir. Göller ise Eğir’dir , Bey şehir gibi tatlı su gölleridir.
Van , Tuz , Acı ve Burdur gibi göllerimiz sularının acı veya tuzlu olması nedeni ile balıkçılık yapılmaz. Ancak Van gölüne dökülen akar suların ağız kısmında Van kesali adı verilen adı verilen balık türü avlanır.
Türkiye’de avlanan tatlı su balık türleri şunlardır ; Sazan , Kefal , Yayın , Turna ve Alabalıktır.
Kültür balıkçılığı :
Artan nüfusun balık ihtiyacının karşılanması için daha ziyade balık çiftliği adı verilen yerlerde oluşturulan büyük havuzlarda yapılan balıkçılık türüdür. Özellikle alabalık çiftlikleri son yıllarda hızla artmıştır. Büyük marketlerde ve dinlenme tesislerinde satılması için balık öğretmektedirler.
Hayvancılığın Türkiye Ekonomisindeki Yeri :
Hayvancılığın Türkiye ekonomisindeki katkıları şunlardır ;
• Hayvan ürünleri insanların beslenmesinde önemli yer tutar.
• Türkiye’de tarımdan elde edilen gelirin üçte biri hayvancılıkta elde edilir.
• Hayvan ürünleri sanayi için hammadde de oluşturur.
• Hayvan ürünleri iç ve dış ticaretimizde önemli yer tutar.
• Hayvan ürünleri için Doğu Anadolu Bölgesi için en önemli geçim kaynağı olan hayvancılık diğer bölgelerimizde de tarımı destekleyen en önemli ikinci sektördür.